86 yıl önce tek parti hükümeti tarafından müzeye çevrilerek ibadete kapatılan Ayasofya Camii, 24 Temmuz’da geniş katılımla kılınan Cuma namazıyla birlikte aslına rücu ettirildi.
Adı ‘kutsal bilgelik’ anlamına geldiği için Osmanlı zamanında değiştirilmeyen Ayasofya Camii’nin esaretten kurtulması tüm Türkiye ve İslam dünyasında sevinçle karşılanırken Kemalist yobazlar ise kin kustu.
Çölaşan’ın kuyruk acısı
Fethin sembolü mabedde secdeye varılmasını hazmedemeyen Kemalistlerden birisi de Sözcü’nün tetikçi yazarı Emin Çölaşan oldu.
Bugünkü yazısında Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla ilgili küstah ifadeler kullanan Çölaşan, Cuma namazına katılan 350 bin Müslüman’a “Ayasofya Camisi cuma günü ibadete yeniden açıldı, bindirilmiş kıtalar alanı doldurdu” diyerek hakaret etti.
Çölaşan şu küstah ifadeleri kullandı;
“Sevgili okuyucularım, Ayasofya Camisi cuma günü ibadete yeniden açıldı, bindirilmiş kıtalar alanı doldurdu.Bazıları yeniçeri kılığına girmişti, bazılarının kafasında Osmanlı artığı kırmızı fes, sarık, takke vesaire… Sokaklarda tekbirli gösteriler yapıldı. Diyanet’in başkanı olan zat minbere çıkıp elinde kılıçla kılıçlı hutbe okudu. Üstelik hutbesinde (ismini veremeden) Atatürk’ü lanetledi! Bu şahıs nasıl bir devlet görevlisidir, kime hizmet etmektedir?”
Kendince Osmanlı geleneğini alaya aldı!
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kılıçla hutbe vermesini de eleştiren Çölaşan, kendince Osmanlı’dan gelen bu geleneği alaya aldı.
Çölaşan “Nedir Cumhuriyet döneminde ilk kez tanık olduğumuz bu kılıçlı hutbe olayı? Osmanlı döneminde kılıç kuşanmak çok önemli bir hadise idi. Yeni padişah olan kimse bir camiye gidip kılıç kuşanır ve orada kendi adına hutbe okuturdu. Kılıcın iki anlamı vardı: Padişah ülkenin başına geçmiş ve yönetimi devralmıştır. Ya da kılıç zoruyla ele geçirdiği bir ülkede hükümdarlığını ve tek adamlığını ilan etmiştir. Bizdeki acaba hangisi idi! Cuma günkü olayda Diyanet İşleri Başkanı ne ülke yönetimini devralmış, ne de hükümdarlığını ilan etmişti. O halde 21. yüzyılda komik kaçan bu kılıçlı hutbe şovunun anlamı neydi? Başkan bey bu kılıç kuşanmayı birisinin adına yapmıştı da acaba kimin?” diye yazdı.
Ayasofya’nın adının ne anlama geldiğinden bi haber!
Ayasofya’nın ‘kutsal bilgelik’ anlamına gelen adının ‘rumca’ olmasına kafayı takan Çölaşan, kendince alaycı bir ifadele şu skandal satırları yazdı;
“Naçizane, haddim olmayarak önerim şudur: Bir emir versin, bu caminin adı örneğin “Abdülhamit Han” olarak değiştirilsin! Yakışır valla, hem yerli olur hem de milli! Haydi dünya liderimiz, sana güveniyoruz!”