Ecdadımız için “göl” olarak görülen Akdeniz’de Türkiye’nin bugün de hakimiyetini artırması, başta Yunanistan olmak üzere birtakım ülkeleri deliye çevirdi. Mısır ve Güney Kıbrıs ile birlikte hareket eden Yunanistan, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için yaptığı tüm anlaşmalarla ipi kendi ayağına doladı. Yunanistan hamlelerine bir tepki de kendi ülkesinden geldi. Syriza Partisi’nin iktidarı döneminde Dışişleri Bakanı olan Nikos Kocyas, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, Mısır ile imzalanan sözde deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasını eleştirdi.
“Türkiye’nin talebine yakın”
Darbeci Sisi yönetimindeki Mısır’ın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle (GKRY) imzaladığı Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasını “orta sınır” prensibi üzerinden yaptığını ancak Yunanistan ile yaptığı anlaşmada sahil uzunluğunu dikkate aldığını vurgulayan Kocyas, “Bu nedenle aradaki çizgi belirlenirken Mısır’a yüzde 55, Yunanistan’a yüzde 45 pay düştü. Bu da bir bakıma, Türkiye’nin talebine yakın bir yaklaşım.” dedi.
“Müzakere gücü zayıfladı”
Yunanistan’ın, İtalya örneğinde olduğu gibi, bu anlaşmada da taviz verdiğine işaret eden Kocyas, Yunanistan’ın bu hamlesiyle “gelecekte Arnavutluk ve Türkiye ile müzakere yapma gücünü zayıflattığını” vurguladı.
Kocyas, “Bu anlaşmada ne yazık ki sadece Yunanistan taviz verdi, Mısır ise hiçbir noktada geri adım atmadı.” ifadesini kullandı.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, dün Kahire’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasını imzalamıştı.
Türkiye’den net cevap: Yok hükmünde
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, söz konusu anlaşmaya dair açıklama yapmıştı. Türkiye düşmanlarına net mesajın verildiği açıklamada, “İmzalandığı açıklanan sözde deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, Türkiye için yok hükmündedir. Bu anlayışımız, sahada ve masada ortaya konacaktır.” denmişti.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ise Mısır ile yaptıkları anlaşmanın “uluslararası hukuka uygun” olduğunu savunarak, bunun “her iki ülkeyi de tam olarak tatmin eden meşru bir anlaşma” olduğunu iddia etmişti.
